Kışın ortasında, en sonunda içimde yenilmez bir yaz bulunduğunu öğreniyordum. Denize, güneşe her daim derin bir sevgi besleyen, Akdeniz’de kendine bir sığınak, düşüncelerine bir yanıt arayan Albert Camus bu kitapta, doğduğu ülke Cezayir’in sıcak ve aydınlık doğasından Antik Yunan’ın ölçülü ve ışıklı düşüncesine uzanırken, Avrupa’nın kapıldığı yıkıcı tutkuyu da soruşturuyor. 1954’te, Cezayir Savaşı’nın ilk günlerinde Yaz adı altında bir araya getirilen, Düğün ve Bir Alman Dosta Mektuplar, Tersi ve Yüzü, Sürgün ve Krallık’la bir bütün içinde ele alınması gereken bu sekiz deneme, hayata ve bilhassa yaza duyulan lirik bir aşk mektubu.