Sisin azalmasıyla kırmızıya bulanmış bir manzarayla karşı karşıya kalıyorum. Ayakkabı tekleri, yırtık kıyafetler, pankartlar, kırılmış kaldırım taşları… Bir kadın saçlarından sürüklenerek yumruğun içine karışıyor. Onu kurtarmaya çalışan iki kişi daha. Yumruk önüne geleni içine çekiyor, öğütüyor ve tükürüyor. Geriye sadece parçalanmış kıyafetler ve bedenler kalıyor. İlk kitabı Cıs’ta yer alan öykülerindeki orijinal anlatımıyla dikkat çeken Hakan Sarıpolat, yedi öyküye yer verdiği ikinci kitabı Şehri Terk Eden’de, ilk kitabındaki dili geliştiriyor, hikâye anlatmada ne kadar mahir olduğunu bir kez daha gösteriyor. Belli belirsiz ülkelerde belli belirsiz insanların –ve heykellerin– kimi zaman heyecanlı kimi zaman kederli öykülerini, çarpıcı bir soğukkanlılıkla anlatıyor. Bir gün alıp başını gitmek birçoğumuz için baştan çıkarıcı bir fikir olabilir ama gidecek bir yerimiz, birlikte yol alacak bir yoldaşımız yoksa ne yapacağız? Hakan Sarıpolat’tan gitmeye, gidememeye, adalete ve eksik parçal