Ah, bu acı içinde kıvrandıran sessizlik! Sen onun ne demek olduğunu bilirsin değil mi? O hassas kalbin elbette defalarca bu hale düşmüştür. Ona bir an için bakışlarını geri çevir azizem. Beni hayalinde bulursun. “Safahat-ı Kalp, Nigâr Hanım'ın duygularını bir erkek kalemine teslim ederek özgür sesini duyurduğu; mektubun mahremiyetine sığınıp hislerini dünyaya açtığı şeffaf bir eser değildir. Aksine karmaşık duyguların, tasavvufi ve mistik bir tonun hâkim olduğu, kendini bir gösterip bir saklayan bilinç eşliğinde aşk, arzu, sevgi ve dostluğun analizinin yapıldığı bir hikâyedir. Nigâr Hanım böyle bir hikâye için mektup-roman formunu kullanırken muhakkak ki bunun en mahrem duyguları en samimi şekilde paylaşmasına müsaade edeceğinin farkındadır. (...) Safahat-ı Kalp’i 1901’de kitap olarak yayımlayan İbrahim Hilmi Çığıraçan, önsözünde gelecek yüzyıllara şöyle seslenmiştir: ‘[...] yayınıyla iftihar ettiğim şu eser, Nigâr Hanımefendi Hazretleri’nin yazdığı diğer eserlerin hepsinden üstündür.