ikisi de yalan söylediklerini biliyorlardı, yalan söylüyorlardı ve neden yalan söylediklerini bilmiyorlardı. Nedenini bilemiyorlardı; ama yine de yalan söylüyorlardı ve yalan söylediklerini biliyorlardı. 8 Mayıs 1945 günü, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ateşkes ilan edildiği sırada, genç bir asker, elinde sahte belgelerle doğduğu kente döner. Kent bombalı saldırıların sonucunda yıkıntıya dönmüştür. Genç asker yiyecek, kalacak bir yer ve insan arar. İnsanları bulur bulmasına ama bencillik ve ikiyüzlü bir ahlak anlayışıyla bezenmiş halde. Yıkıntıların arasında yaşayan, savaştan çıkmış insanları, erkekleri, kadınları, hatta çocukları... karaborsacıları, mültecileri ve bir biçimde yurtsuz kalmış insanları okuruz bu kitapta; savaşın ezdiği, ölmüş olmayı dileyen, ancak zamanla hayatı yeniden kabullenmeye cesaret edebilmiş insanları da; siyasal açıdan kendini sağlama almış, hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam edenleri de... “Bu kitapta savaşı anlatmadım,” der Heinrich Böll. “Karaborsa ve