Jack London her ne kadar daha çok romanlarıyla tanınsa da onun asıl ustalığını sergilediği edebî tür öyküdür. Yaşamı boyunca iki yüze yakın öykü kaleme alan London, yaşadığı dönemin toplumsal karmaşalarına duyarsız kalmamış tüm yapıtlarında bu meselelere eğilmiştir. Kapitalist sistemin acımasızca palazlandığı 20. yüzyıl başlarında, benimsediği sosyalist görüş doğrultusunda, bireyin sınıfsal kavgasını, toplumsal olayları ve insan-sistem çelişkisini anlattığı öykülerinde trajik ama bir yandan da destansı bir ton tutturmuştur.Seçkide yer alan öykülerin bir kısmı da insan-doğa çekişmesini ve Jack London’ın birçok başka eserinde izini sürdüğümüz deniz tutkusunu çıkarıyor karşımıza.