Bulgakov’un 1920’lerde yazdığı öykü ve köşe yazılarının temel konusu kültür ve insan ilişkileridir. Rusya’nın yönetimini ele geçirmiş olan Bolşeviklerin ülkenin ekonomisini, güvenliğini ve kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalıştığı bu dönemde, yeni bir kültür de ortaya çıkmaya başlar. Bürokraside, orduda, sanat kurumlarında eski kültürle yeni kültür karşı karşıya gelmiş ve bu karşılaşma çoğu kez ürkütücü ve gülünç durumlara yol açmıştır. Bulgakov’un sivri dilini tutmadığı ve tutarsızlıkları alaya aldığı, derin gözlem yüklü bu metinler yönetimle neden anlaşmazlıklar yaşadığını da berrak bir şekilde sergilemektedir.
“Moskova’yı en son bundan en çok altı ay önce görmüş olanlar şimdi kenti tanıyamazlar; Yeni Ekonomi Politikası (Moskova halkı artık kısaca NEP diyor buna) öylesine değiştirdi onu.
Adım adım başladı bu… az az… Sağda solda tahta perdeler kaldırıldı, arkalarından uzun bir aradan sonra tozlu, donuk dükkân vitrinleri görünmeye başladı. Boşaltılmış yapıların derinlerinde lamba