Yaşlı vagon eskimiş, yıpranmış ve yalnızlığa terk edilmişti. Demiryolunun hemen kenarına çekmişlerdi onu. Artık raylarda değil, moloz taşların ve yabani otların üzerinde sürdürüyordu yaşamını. İstasyon şefleri, makinistler ve tamirciler kendilerine kulübe yapmışlardı yaşlı vagonu. Pencerelerinde perdeleri, cam önünde çiçekleri bile vardı. Tek hayali, bir günlüğüne de olsa yeniden raylara dönebilmekti ama öyle umutsuzdu ki, birgün küçük, gizemli bir dostun yardımıyla hayalinin gerçek olabileceğini söyleseler dünyada inanmazdı!