Edebî kimliğinin ötesinde XX. yüzyılın etkili düşünürlerinden biri olan Jean-Paul Sartre’ın 1939’da yayımlanan “Duvar” adlı öyküsü, bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu felsefenin simge yapıtlarından biridir.İspanya İçsavaşı sırasında Franco’cular tarafından idama mahkûm edilen bir cumhuriyetçinin ölümü bekleyişini konu edinen bu ünlü öykü dışında “Oda”, “Herostratos”, “Özel Yaşam”, “Bir Yöneticinin Çocukluğu” adlı öyküler, yazarın felsefi görüşlerinin kusursuz birer yansımasıdır.Buradaki “duvar”, idam mahkûmunun önünde durduğu herhangi bir duvar mıdır, yoksa yaşam ile ölüm arasındaki görünmez duvar mı? Sartre’ı ilgilendiren, duvarın niteliğinden öte yokluğu karşısında bireyin neler yaşayacağıdır.