Vâlâ Nureddin ‘Vâ-Nû’, günümüzde sadece Nâzım Hikmet’in yakın dostu ve biyograficisi olarak hatırlanıyor. Oysa çok uzun yıllar “Türkiye’nin bir numaralı fıkracısı” kabul edilmiş, hem inanılmaz genişlikteki ilgi alanıyla hem de kıvrak Türkçesiyle özellikle kendinden genç birkaç kuşak aydının büyük bir zevkle takip ettiği iyi bir yazardı. Fıkracılık mesaisini, 1920’lerin ikinci yarısından 1960’ların ortalarına kadar kesintisiz olarak, belli bir dünya görüşü etrafında sürdürmüş istisnai bir kalem adamıydı. Hep şu kaygıyı gözetmişti: Yeni kurulan Cumhuriyet’in yurttaşlarını modern, seküler bir kamusal ahlak ve bu ahlakı kurumsallaştıracak bir örgütlülük geliştirmeye teşvik etmek; toplumsal kültürümüzün bu ahlakın geliştirilmesine engel olan yanlarını tatlı bir dille ama kıyasıya eleştirmek.
Çok farklı türlerde “iki kamyon” dolusu metin üreten Vâ-Nû en çok fıkra yazarlığını önemsiyordu; çünkü ileriki yılların araştırmacılarının onun tanıklık ettiği olağanüstü dönemi anlamak istediklerin