Mezar yazıtı ilk kazma darbesiyle parça parça yerinden fırlamış, yoğun bakır renginde canlı bir saç yığını mezardan dışarı taşmıştı. Ustabaşı, işçilerinin de yardımıyla bunları tümüyle dışarı çıkarmak istedi, ama saçları ne kadar çok çekerlerse o kadar uzun ve gür görünüyorlardı; sonunda hâlâ bir kız çocuğunun kafatasına yapışık son saç telleri de dışarı çıktı [...] Yere yayılan o harikulade saçlar yirmi iki metre on bir santim uzunluğundaydı...Gabriel García Márquez, yıllar önce tanık olduğu bu ürpertici olayın izini sürerek bahtsız bir genç kızla bir rahibin olağandışı aşklarını ortaya çıkarıyor. Büyülü gerçekçiliğin büyük ustası, Aşk ve Öbür Cinler’de, yaşama ve ölüme meydan okuyan, aklın ve inancın sınırlarını zorlayacak kadar güçlü bir tutkunun hikâyesini yeniden kurgulayarak, okurlarına gerçekle söylencenin ustalıkla harmanlandığı benzersiz bir okuma deneyimi sunuyor.