DORA: Sakın, sakın böyle söyleme. Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yolda nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan...Albert Camus emsalsiz acıların, fedakârlıkların, vazgeçişlerin ardından, hedefe ulaşmaya bir adım kala, insanın insanla yüzleşmesine şahit olmaya davet ediyor okurları.Camus 1949 yılında kaleme aldığı ve tarihî bir hadise üzerine inşa ettiği Adiller’de, yirminci yüzyıl başında, Moskova’da, devrimci bir örgütün Grandük Sergey’e suikast girişimini konu alır. Benzer amaçlar, idealler ve acılarla bir araya gelmiş, sıfatı ne olursa olsun bir “insan”ın yaşamına son vermenin eşiğinde bulunan örgüt üyeleri, “insan”la yüzleşmek zorunda kalacakları o “son anda” en büyük sınavlarını vereceklerdir. Ülküsü uğruna işkencelere maruz kalmış, hayallerini, duygularını yitirmiş, gelecek nesillerin özgürlüğü için yaşamını sürdüren Stepan, ölüm ve yıkımdan sonsuza dek kurtulmak, sevgiyi ve aşkı geri kazanmak uğruna bu savaşa katıl